8 Haziran 2009 Pazartesi

Gudjohnsen to move Galatasaray Istanbul

Oynayanlar bilirler, yazının başlığı FM ve CM oyunlarında mail kutusuna gelen transfer dedikoduları gibi...
Peki neden İngilizce başlık %100 Türklerin oluşturduğu bir blogda?
Geçtiğimiz senelerde transfer dönemi başladığı andan itibaren gerek basın, gerekse taraftarlar her zaman için bir kendi kendine gelin güvey olma havasına bürünüp, "yok o yıldız şu takıma, yok bu yıldız bu takıma, yok şu yıldız X takımına gelmek istiyor" nidaları atarlardı. Ligimizin kalitesi ne kadar arttı tartışılır fakat artık Türkiye'deki transfer gündemi Avrupa'yı da ilgilendirir olmuş durumda. Gazetelerimiz alakasız futbolcuları takımlarımıza yakıştırmayı bırakıp yurtdışında çıkan, Türk takımlarını ilgilendiren haberleri takip etmeye başlar oldu. Frank Rijkaard'ın Galatasaray ile anlaşmasının ardından bütün yabancı sitelerde manşetlere oturdu bu haber. Boru değil sonuçta, Frank Rijkaard bu...
Bu yazının yazarı olarak taraflı gibi gelecektir belki ama Galatasaray ciddi anlamda Avrupa'da vitrine çıkmış durumda Rijkaard'ı renklerine bağlayarak. Daha doğrusu şöyle diyelim, Galatasaray daha önce yer aldığı ancak arkalarda kaldığı Avrupa vitrinindeki yerini daha görünür hale getirdi, kendini öne çıkardı.
Hatırlar mısınız daha önce ünlü futbolcuların çıkıp ta ülkelerindeki gazetelere Türk takımları hakkında durup dururken transferle ilgili demeç verdiğini? Ben şahsen hatırlamıyorum... Varsa da 2., 3.sınıf futbolcudur bunu yapmış olanlar...
Barcelona'da fazla forma şansı bulamayan İzlandalı Eidur Gudjohnsen, ülkesinde çıkan Sport gazetesine verdiği demeçte Galatasaray ile ilgili de konuşmuş. Bizim kolpa basın almış bunu haber yapmış, ha Sport gazetesi kolpa yapmış mı yapmamış mı bilinmez tabiki ama şöyle bir gerçek var ki, en azından bizim basın bunu oturma uzvundan uydurmamış.
Gudjohnsen gelirse Galatasaray'a nasıl olur; tek kelimeyle MÜKEMMEL olur... Orası Ayrı...

Yine bizim basınımızın yaptığı alıntı habere göre, Barcelona başkanı Joan Laporta katıldığı bir radyo programında şunları söylemiş;
"Barcelona’nın dünyada bir numaralı hale gelmesinde Rijkaard’ın rolü çok büyük... Bana göre Türkler, bu yılın en önemli transferini yaptılar. Rijkaard, Barcelona’nın evladıdır ve kapılarımız ona her zaman açıktır."
Buna inanırım, doğrudur, söylemiştir.
Bunun üzerine yorum mu desek uydurma mı desek birkaç şey daha oturtulmuş;
Galatasaray’ın başına Frank Rijkaard’ın geçmesi, Avrupa’da geniş yankı uyandırırken, bu ismin işbaşı yapmasının, sarı-kırmızılılara bir çok kapıyı açacağı da bir kez daha ortaya çıktı. Barcelona Başkanı Joan Laporta, Cim-Bom’a ve Rijkaard’a tam destek vereceğini ifade etti;
"Türkler bu yılın en önemli transferini yaptılar. Rijkaard, Galatasaray ile Barcelona arasında bir köprü oluşturacaktır. Biz bu köprüyü inşaa etmeye hazırız"

Gönlümden geçen; olsun böyle bir şey....
Aklımın söylediği; yok canım söylememiştir...
Ama sağı solu belli olmaz Laporta'nın, kurar mı kurar böyle bir köprü, gurur duyarız yani.
Uzun lafın kısası Rijkaard ile yeni bir dönem başladı artık Türk futbolu için, özellikle de Galatasaray için. Aklınızda tutun ki 5 Haziran 2009 bir milattır, şu an Rijkaard'tan sonrasını yaşamaktayız. İlerleyen zamanlarda daha iyi anlayacağız bunu...

Son olarak; eğer Laporta ve Adnan Polat köprüyü kuracaksa gerçekten yapmaları gereken ilk icraat Sabri'yi derhal İspanya'ya götürüp 2 haftalık bir orta yapma & şut çekme kampına sokmak olmalıdır. Bunun için neden İspanya'ya gidecekmiş diye sorar gibi duruyorsunuz... Buradakiler uğraşmazlar onunla, hevesini kırarlar... En azından gitsin İspanyollarla çalışsın, onlar bizim Sabri'yi bilmedikleri için yardım ederler, ilk günden caymaya kalkabilirler ama bizim Türkler gibi sabırsız değillerdir -umarım-, sonuna kadar bırakmazlar Sabri'yi...

simitci

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder